ODA MEZARLI NEKROPOLİS
20. yüzyılın başlarında İasos'ta bulunan ilk İtalyan araştırma ekibinin çektiği fotoğraflar, şehrin o zamanki durumunu göstermesi açısından ilginçtir. Şimdiki köy o tarihte mevcut değildi ve kıstağın yanındaki alanda, oda mezarlar yamaç boyunca yayılmıştı. Giacomo Guidi bu manzara karşısında "resim gibi bir mezarlar şehri" ifadesini kullanmıştır.
Bugün nekropolis o kadar açık bir şekilde seçilmez ve denize 600 m boyunca bir dizi teras ile inilen batı düzlüğünün yamaçlarındaki yoğun iskân yüzünden zarar görmüştür. Nekropolis M.Ö. 2. yüzyılın ikinci yarısından M.S. 4. yüzyıla kadar sürekli kullanıma sahne olmuştur.
Oda mezarlar iki gruba ayrılabilir. Birincisi doğu-güneydoğu yönünde iki sıra halinde, batıdan "küçük limana" hâkim olan kayalık sırtın alt kısmı boyunca uzanan 25 adet oda mezardan meydana gelir. İtalyan kazı ekibinin yerleştiği alandaki bazıları oldukça iyi korunmuştur ve depo işlevi görürler. İkinci grup ise genellikle modern köyün bulunduğu alandaki kuzey yamaçlar boyunca dağılmış 60 mezarı içerir.
Oda mezarlar genellikle dört köşe, tonoz çatılı, taş duvarlı tek bir odadan meydana gelir. Gömü odasının üç köşesinde platformlar bulunur ve şimdi kayıp fresklerle bezelidir. Bazı mezarlara basamaklarla ulaşılır; diğerlerinin girişi ise kenarlarda ya da öndedir.
Lentonun ya da duvarların arasına yerleştirilmiş taşların üzerinde işlenmiş ya da boya ile yazılmış kısa cenaze yazıtları vardır. Girişin üzerinde yer alan, kolayca seçilebilen bir tane mezarın M. Aurelius Papas adlı bir Yahudi'ye ait olduğunu belirtmektedir.
Bir diğer mezar tipi, köyü kat eden ana yolun kenarındaki küçük dikdörtgen lahit tarafından temsil edilir. Dört köşe taşlarla örülmüş duvar oldukça iyi işçilik gösterir. Giriş büyük, panelli bir taş ile kapatılmıştır. İçi merkezî bir koridor ve koridorun her iki yanındaki platformlardan meydana gelir. Burada ele geçen geç dönemlere ait nesneler (haç kabartması taşıyan bir kandil parçası gibi) ve amphoralar içindeki çok sayıda gömü, mezarın uzun süre kullanıldığına işaret etmektedir.
Anıtsal dörtgen mezarlar ve amphora ya da "alla cappuccina" gömüleri İasos nekropolisinde en azından erken dönemlerde sıkça görülen bir olgudur. Benzer bir durum, İtalyan kazı ekibinin yerleştiği alandaki bir oda mezarda da gözlemlenir; burada 16 çocuk gömüsü (11'i amphora içinde, 3 çukur gömüsü ve bir 'alla cappuccina') ortaya çıkarılmıştır. Kül kapları olarak kullanılmış amphoralar M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 1.yüzyıl arasına tarihlenir.
Oda mezarlardan birinde, bitkisel motifler ve bukranion ile bezeli yuvarlak bir mermer sunak bulunmuştur. Şimdi Balık Pazarı'nda sergilenen sunak Geç Hellenistik Döneme aittir. Modern köyün içinden geçen ana yolun kenarındaki mezardaki bir amphora gömüsünde ortaya çıkarılan mezar hediyeleri şunlardır: ince cidarlı küçük bir kâse, Kuzey İtalya'daki Ticino işliklerinde üretilmiş ve M.S. 1. yüzyılda söz konusu bölgede rağbet görmüş güvercin şekilli ampulla. Bu buluntunun İasos'ta karşımıza çıkması, İtalya, Gallia ve Germania'dan bilinen benzer balsamarianın Doğu Akdeniz'e ulaştığının göstergesidir. İtalyan kazı ekibine ait alandaki çocuk gömülerinde ölü hediyesi olarak bırakılmış terrakotta figürinler ele geçmiştir.
Nekropolis M.Ö. 2. yüzyılın ikinci yarısından M.S. 4. yüzyıla kadar sürekli kullanıma sahne olmuştur.
Giacomo Guidi bu manzara karşısında "resim gibi bir mezarlar şehri" ifadesini kullanmıştır.